Tercüman Olmuşsun Ne Demek?
“Tercüman olmuşsun ne demek?” diye sorduğumda, bu soruya genellikle ya bir iş tanımının basit açıklaması yapılır ya da insanlar, “Sadece bir dildeki kelimeleri diğerine çeviriyorsun,” gibi yüzeysel cevaplar verirler. Ama ben, hayatımın bir kısmında tercümanlık yaparak, bu mesleğin ya da bu rolün aslında ne kadar derin olduğunu zamanla fark ettim. Hadi gelin, tercümanlık mesleğini sadece iş olarak değil, yaşam tarzı ve insanın iç dünyasıyla ilişkili olarak nasıl düşündüğümü paylaşayım.
Tercümanlık: Geçmişi ve Bugünü
Çocukken, dil öğrenmenin sadece kelimeleri ezberlemekten ibaret olduğunu düşünürdüm. “Tercüman olmuşsun” deyimi, kulağa pek de büyük bir iş gibi gelmezdi. Ama zamanla anlamını daha iyi kavramaya başladım. İşin içinde, kültürleri, insanların bakış açılarını, duygularını ve geçmişlerini anlama da var. Tercümanlık, yalnızca bir dildeki kelimeleri başka bir dile çevirmekten çok daha fazlası. Her bir kelime, bir kültürün yansıması, bir düşünce tarzının izidir.
Bugün bir ofis çalışanı olarak gündüzleri bilgisayarımın başında çeşitli raporlar hazırlarken, akşamları blog yazmak için klavyemin başına geçtiğimde, dilin gücünü daha çok hissediyorum. Sadece kelimeler değil, bu kelimelerle kurduğum bağlar ve o bağları okuyucuya aktarırken hissettiğim sorumluluk, bambaşka bir boyut kazanıyor. Bu yüzden, dilin gerçekten bir köprü görevi gördüğünü ve bir insanın dilinden başka bir dile tercüme yaparken, bazen o kişinin iç dünyasını da tercüme ettiğimi hissediyorum.
Bir Dilin Arkasındaki Dünyayı Görmek
Günümüzde tercümanlık sadece kelimelerle sınırlı değil. Örneğin, İstanbul’da yaşarken, farklı dillerde insanlar arasındaki iletişimi sağlamak ve bazen, o dili konuşan kişilerin hissettiklerini anlamaya çalışmak bana farklı bir bakış açısı kazandırdı. “Tercüman olmuşsun ne demek?” sorusunun cevabını her geçtiğim gün biraz daha derinleştiriyorum. Sadece kelimelerin çevirisini yapmak değil, bir kişinin, bir toplumun, bir kültürün duygularını doğru şekilde aktarabilmek, gerçekten önemli. Duyguların dilini doğru anlamak ve aktarmak, sadece çeviri yapmanın çok ötesinde bir beceri. Geçenlerde bir toplantıda, bir iş arkadaşımın bir yabancı dilde söylediklerini Türkçeye çevirmem gerekti. İlk başta sadece kelimeleri çevirmeyi düşündüm ama sonra durdum. O cümlenin içindeki duygu ve mesajı, kelimelerle birlikte aktarmazsam, karşımdaki insan gerçekten ne demek istediğini anlamayacaktı. Bir anda sadece dil değil, hisler de işin içine girdi.
Tercümanlık: Günümüzdeki Yeri ve Önemi
Şu anda teknoloji her alanda devrede olsa da, dilin özünü ve anlamını tam olarak bir makineye ya da yazılıma aktarmak hala oldukça zor. Bunu her zaman hissediyorum. Bir dilde yapılan yanlış bir çeviri, bazen karşınızdaki kişiye yanlış bir duygu aktarabilir. Örneğin, bir çeviride yanlış anlaşılacak bir kelime, karşınızdaki kişiye saygısızlık olarak algılanabilir. Bu tür hatalar, zaman zaman benim işimi daha da zorlaştırıyor. Gerçekten doğru bir çeviri yapabilmek için, sadece dil bilgisi değil, o dilin kültürünü ve tarihini de anlamak gerekiyor. “Tercüman olmuşsun” demek, bazen bu kadar büyük bir sorumluluğu taşıdığınızı gösteriyor. Eğer dili sadece kelimelerle sınırlı tutarsak, anlamı yanlış aktarabiliriz.
Tercümanlık Gelecekte Nasıl Değişecek?
Tabii, bugünden geleceğe doğru giderken, tercümanlık mesleğinin değişeceğini de unutmamak gerek. Dijital çeviri araçlarının giderek daha sofistike hale gelmesi, tercümanların işlerini kolaylaştırıyor. Ancak, bu araçlar hiçbir zaman insan faktörünün yerini tutamayacak. Gelecekte, belki de yapay zekâ ve dijital araçlar tercümanlık işinde daha fazla yer edinecek, ama yine de insan dokunuşu olmadan duyguyu ve anlamı doğru şekilde aktarmak zor olacak. İleriye dönük, belki de tercümanlık, kültürler arası köprü kurma rolüyle daha fazla önem kazanacak. İş dünyasında dil engellerini aşmak için yapay zekâ araçları kullanılsa da, insanlar arasındaki derin bağları anlamak ve doğru aktarmak için tercümanlık her zaman insan faktörüne ihtiyaç duyacak.
Tercüman Olmuşsun Ne Demek? Bir İçsel Sorun
Son olarak, “Tercüman olmuşsun ne demek?” sorusunun kişisel bir anlamı da var. Dili, sadece bir araç olarak görmeyip, kendimi ve başkalarını anlamak için de bir yol olarak kullandım. İnsanların söyledikleri kadar, söylemedikleri şeyler de çok önemli. Bazen kendimi tercümanlık yaparken, kelimelerle değil, içsel dünyalarla uğraşırken buluyorum. Belki de “tercüman olmuşsun” demek, sadece bir dilin çevirmeni olmak değil, insan ruhunun çevirmeni olmak demektir. İçsel dünyalarda konuşan, fakat sözleri olmayan bir dil var. Bu dilin tercümanı olabilmek, bana en zor ama bir o kadar da derin bir görev gibi geliyor.