Hava Parası Geri Alınabilir mi? “Yasa var ama pratik başka” diyenlere cesur bir itiraz
Şunu en baştan söyleyeyim: Hava parası, piyasayı bozan, kiracıyı köşeye sıkıştıran ve çoğu zaman hukuku dolanmaya yarayan bir pratik. “Hava parası geri alınabilir mi?” diye soruyorsanız, mesele sadece bir iade davası değil; hukukun adaletle, piyasanın vicdanla sınandığı bir alan. Gelin, konfor alanını dağıtalım ve bu tartışmanın zayıf karınlarını masaya yatıralım.
Hukuki zeminde çıplak gerçek: İade çoğu durumda mümkün değil
Türk Borçlar Kanunu m.81 açık: Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Hava parası, kiraya veren lehine “kira dışında bir bedel” olarak talep edildiğinde, yıllardır Yargıtay içtihatları bu ödemeyi iade dışına itiyor; yani parayı verdinizse, çoğu vakada dönüşü yok. Bu yaklaşım, “hukuka aykırı amaç için verilen” ödemelerin istirdadını (geri isteme) kapatan eksik borç mantığına dayanıyor. :contentReference[oaicite:0]{index=0}
Yargıtay kararları, kiraya verene ödenen klasik “hava parası”nın iade talebini çoğunlukla reddediyor. Gerekçe net: Emredici yasağa rağmen yapılan ödeme, geri alınamayacak bir alan yaratıyor. Bu katı yaklaşım, uygulamada “yanlış olsa da parayı alanın yanına kâr kalır” hissi uyandırıyor—işte eleştirmekten çekinmememiz gereken nokta tam da burası. :contentReference[oaicite:1]{index=1}
“Ama herkes yapıyor!” savunmasına küçük bir parantez
Mülga 6570 sayılı Kanun döneminden beri kira bedeli dışında para alınması yasaktı; bugün TBK rejiminde de mantık değişmiş değil: Kira bedeli dışı menfaat, hele ki baştan anlaşma şartı yapılmışsa, çoğu halde geçersiz. Buna rağmen piyasa bu yasağı “alışkanlık”la deliyor; sözde “taahhüt”, “rezervasyon”, “kapora” gibi kılıflarla dolaştırılan hava parası, mahkeme önünde çoğu kere aynı akıbete uğruyor. :contentReference[oaicite:2]{index=2}
Gri bölge: Hava parası mı, devir bedeli mi?
Eleştirel dürüstlük: Her “hava parası” dediğiniz şey aynı değil. İşletmenin devri (müşteri portföyü, marka değeri, demirbaşlar) kapsamında eski kiracıya ödenen meblağ, teknik olarak “devir bedeli/peştamallık” olabilir. Burada taraflar, salt kira ilişkisi dışında, somut bir iktisadi değer devrediyor. Bu tabloda ödenen bedel—usulüne uygun kurulduğunda—geçerli sayılabiliyor ve iade konusu olmuyor. İnce çizgi şu: Bedelin karşılığında gerçekten devredilen bir işletme/goodwill var mı, yoksa sırf anahtarı almak için mi ödeme yapıldı? :contentReference[oaicite:3]{index=3}
Kiraya verene değil, çıkana ödenen bedel
Uygulamada en çok karışan yer burası. Eski kiracı, işyerini devrediyor; müşteri akışı, lokasyonun “hazır cirosu”, demirbaşlar yeni kiracıya geçiyor. Bu, TBK m.323 çerçevesinde devren kiralamada ayrıca malikin haklı sebep olmadıkça izniyle yürür. Böyle kurulmuş bir senaryoda talep edilen meblağ, “hava parası” değil “devir bedeli” sayılabilir. Fakat sözleşme ve belgelemeyi zayıf yaptığınız an, mahkemede “hava parası” torbasına düşmeniz an meselesi. :contentReference[oaicite:4]{index=4}
Şu soruyu kendinize sorun
“Ben bu parayı, somut ve ölçülebilir bir işletme değerini devralmak için mi verdim; yoksa ‘o dükkânı kapmak’ için mi?” Cevabınız ikincisiyse, iade penceresi hukuk tekniği gereği daha da kapanıyor. :contentReference[oaicite:5]{index=5}
Zayıf noktalar ve sert eleştiriler
1) Cezalandırılan kim? TBK m.81’in katılığı, pratikte güçlü konumdaki kiraya veren veya “anahtarı elinde tutan” tarafı kolluyor gibi görünebilir. Çünkü çoğu vakada ödeme yapan, pazarlık gücü zayıf olandır; yine de iade kapısı yüzüne kapanır. Bu denge, “koruyucu norm–zayıf taraf” felsefesiyle çelişmiyor mu? Tartışmaya açık. :contentReference[oaicite:6]{index=6}
2) Piyasa gerçeği, hukuk kuramını dövüyor. Sözleşmeler “devir” diye yazılıp, gerçekte çıplak anahtar teslimleriyle hava parasına dönüşebiliyor. Yargı, kağıt üstündeki şekle değil, esasa bakmalı—bakıyor da. Fakat belge zayıfsa, uygulama istismara açık. :contentReference[oaicite:7]{index=7}
3) İçtihatların dili net ama toplumsal sonuç sert. “Hukuka aykırı amaç” gerekçesi, iade taleplerini duvara çarpıyor. Bu, caydırıcılık yaratıyor; evet. Ama mağduriyetin bedelini kim ödüyor? Çoğunlukla kiracı. :contentReference[oaicite:8]{index=8}
İade için kapı aralanan istisnai senaryolar var mı?
Tehdit, hile, aşırı yararlanma (gabin) gibi iradeyi sakatlayan haller; devrin konusu olan işletme değerinin aslında var olmaması; “devir bedeli” kılıfının altının boş çıkması gibi durumlarda tablo değişebilir. Buna rağmen, hava parası doğrudan kiraya verene ve hukuka aykırı amaçla ödenmişse, içtihat hattı iade talebine genel olarak kapalı. Eleştirilecek yan çok; fakat güncel pratik bu. :contentReference[oaicite:9]{index=9}
Masaya vurulacak üç somut adım
- Belge, belge, belge: Devir varsa, demirbaş envanteri, müşteri listesi, markasal unsurlar… Her şeyi yazın, fiyatlandırın, banka üzerinden ödeyin. :contentReference[oaicite:10]{index=10}
- TBK m.323 izni: Malikin yazılı onayı ve “haklı sebep” standardı, devrin hukuki sıhhatini güçlendirir. :contentReference[oaicite:11]{index=11}
- Sözleşmeye dürüst tanım: “Hava parası”nı “devir” diye makyajlamak, uyuşmazlıkta ilk çöken savunmadır. Hakikati yazın ki yargı esasa bakarken eliniz boş kalmasın. :contentReference[oaicite:12]{index=12}
Provokatif sorular: Tartışmayı büyütelim
- Hava parasını tamamen yasaklayan zihniyet, zayıfı mı koruyor yoksa haksızı mı ödüllendiriyor?
- İşletme devri-goodwill meşruysa, neden piyasada hâlâ “gizli anahtar bedeli” dönüyor?
- TBK m.81’in katı şemasını, kiracıyı açıkça koruyan bir istisna rejimiyle güncellemek gerekir mi?
Son söz: “Geri alınabilir mi?” sorusu, aslında “nasıl kuruldu?” sorusudur
Hava parası, kiraya verene “kira dışında” menfaat sağlamak için ödendiyse, iade kapısı bugünkü içtihat çizgisinde çoğunlukla kapalı. Devir bedeli/goodwill gibi somut bir işletme değerinin parçasıysa, zaten iade değil; baştan geçerli bir akit söz konusudur. Sorunun cevabı, sözleşmenizin DNA’sında gizli. Piyasanın ezberiyle değil, hukuk tekniğiyle hareket edenler kazanır.